Uygurların demir yumruk politikalarına maruz kalacakları, tutuklamaları idamların takip edeceği iddia edildi.
İlişkili Haberler
Tüm Haberler
Katliamı Ateşleyen Kavga
AB Derin Endişeli
Etnik Çatışma Katliama Dönüştü
Viyadük Arabalara Mezar Oldu
Çin Venedik'e Döndü

Çin'in halk hareketlerini bastırmada kullandığı geleneksel yöntemlerin uygulanması halinde Uygurların önümüzdeki günlerde demir yumruk politikalarına maruz kalacakları ve yaygın tutuklamaları idamların takip edeceği iddia edildi.

Zaman Gazetesi'ne konuşan Adnan Menderes Üniversitesi'nden Doç. Dr. Selçuk Çolakoğlu, Çin'in daha önce Tibet ve Doğu Türkistan'da yaşanan benzeri olaylarda tutuklamalar ve idamlarla devam eden bir tedhiş politikası güttüğünü hatırlattı. Çolakoğlu, bölgenin 1955 yılında özerk bölge statüsü kazanmasından bu yana Uygur haklarının sürekli kısıtlandığını kaydetti: "Urumçi civarında Uygurların kullandığı Arap alfabesi sokak levhalarında görülmez oldu. Bu, dilin önemsizleştirilmesidir." Çolakoğlu'nun aktardığına göre Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e fahri doktora veren Sincan Üniversitesi'nde Çince bilmeyen öğretim görevlileri işlerinden oluyormuş. Uygurların kendi okullarından mezun olan öğrencilerin iş bulma şansının çok daha az olması, Uygurları Çin okullarına meylettirmiş. Bu da kimlik kaybını getirmiş.

Çolakoğlu, Çin'in ayaklanmayı örgütlemekle suçladığı Rabia Kader'in Çin'in görmek istemediği bir Uygur tipolojisi olduğunu söylüyor. Cumhurbaşkanı'nın Çin ziyaretine katılan Uygur kökenli bir işadamı, Uygurların ticari hayatta yükselmelerine izin verilmediğini anlatmış Çolakoğlu'na. "Uygurlar bölgede ikinci sınıf vatandaş konumundalar. Plazalarda Uygurlar çalışmıyor. Onlar daha ziyade sebze meyve satıcılığı yapıyorlar. Ben 2000'de bölgeyi gezmiştim. O günden bugüne durum daha kötüye gitmiş." diyor Çolakoğlu.

Çin'in bölgeye sürekli Han Çinlisi nüfusu kaydırması ve Uygur nüfusunun her geçen gün önemini yitirmesi, artan olumsuzluklardan. Çolakoğlu, Çin resmî kaynaklarının sadece Uygur nüfusunu değil, bölgeye yerleşmiş olan Çinli nüfusunu da az gösterdiğini iddia ediyor. Doğal nüfus artışının daha yüksek bir yoğunluğa işaret etmesi gerektiği halde, Uygurların nüfusu 1990'lardan beri 8 milyon civarında sayılıyor.

Çolakoğlu, Çin'in Uygur hareketini El Kaide'yle irtibatlandırma gayretlerini de çirkin bir kamu diplomasisi atağı olarak görüyor: "Bu, Çin'in hareketi sevimsiz göstermek için kullandığı bir argüman." Ona göre Çin'in suçladığı Dünya Uygur Kurultayı'nın da bu çapta bir hareketi örgütleyecek gücü yok: "Uygurların askerî olarak direnme şansları yok. Eğer organize bir olay olsaydı bu, halkın % 70-80'inin Çinli olduğu Urumçi'de değil, Uygurların yoğunlukta olduğu Kaşgar gibi şehirlerde olurdu."

Kaynak:Aktifhaber.com